Bir İman ve Ahlak Rehberi

 

1.

Baktım ki, gelen gidiyor, giden gelmiyor. Zaman rüzgârı, ömür günlerimi sonbahar yaprakları gibi döküyor.

Hüsran yangını kalbimi sarınca, fani ömrümü bakiye tebdil etmek istedim. Rahman’a giden en kısa yolu ararkenPeygamber size neyi verdiyse onu alın, neyi yasakladıysa ondan sakının!” ayetini okudum. Bu emre tabi oldum, tarifsiz kederlerden kurtuldum.

Böyle bir kitaba gençlik yıllarımda nasıl da ihtiyaç hissetmiştim! Bir elimde Kurán vardı ve ben öbür elime derli toplu bir hadis kitabı almak istiyordum. Fakat ne mümkün! Hadisler o kadar çok, hadis kaynakları o kadar hacimliydi ki, yararlanabilmek için neredeyse bir hadis âlimi olmak gerekiyordu.

Beni yıllar sonra böyle bir kitap hazırlamaya sevk eden işte bu hatıram oldu. Binlerce sayfalık hadis külliyatlarının özünü bir araya getirip günümüz insanına sunmanın önemine inandım. Rabbimin inayetine güvenerek çalışmaya başladım.

Bazı hadisler bana yol boyunca rehberlik etti. Peygamber Efendimizin “Allah, bizden işitip de başkalarına aynen bildiren kişinin yüzünü ak etsin!” duası hep şevkimi artırdı. 

“Kolaylaştırın, güçleştirmeyin! Müjdeleyin, tiksindirmeyin!” ihtarını daima hatırladım. 

“Kim benim adıma yalan söylerse ateşe girer!” tehdidini hiç unutmadım. 

‘Muhataba göre hitap’ önemli bir sünnet ilkesiydi, ben de günümüz insanını hep göz önünde bulundurdum.


2.

Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin yoluna, izine, tarzına sünnet denir. Kavli, fiili ve takriri olmak üzere üç kısımdır. Konuşmaları kavli, yaptıkları fiili, görüp de müdahale etmedikleri takriri sünnettir.

Sünnetin şümul bakımından da iki manası vardır. Biri hususi, biri umumi. Hususi manada sünnet, farzın ve vacibin hemen arkasından gelen hüküm demektir. Umumi manada sünnet ise Peygamber Efendimizden bize miras kalan her şeydir. İnanışı, ibadet edişi, âdetleri, toptan ifade edersek, İslamı yaşama biçimidir.

Biz ümmeti ise onun mübarek izlerine azami hassasiyetle basarak yürümekle mükellefiz. "De ki: Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve size mağfiret eylesin" ayeti bize bunu emrediyor.

Sünnet yolu rahmet yoludur. Bu yolda gidenler ebedi saadeti bulur. Allah onlardan razı olur. 

Bu yoldan ayrılanlar ise heva ve heveslerine tabi olur, bidat ve dalalet uçurumlarına yuvarlanır, ebedi hayatlarını mahvederler.


3.

Peygamber Efendimizin sünnetine uymak için önce onu bilmek gerekir. Bilmenin yolu da hadis kitabı okumaktan geçer. Hadis, sünnetin sözlü veya yazılı ifadesidir.

Efendimizin ‘Allah buyurdu’ diye başlayan sözleri de vardır ki, bunlar ‘kudsi hadis’ tabiriyle öbürlerinden ayrılır.

Hadis kitaplarında Sahabi ve Tâbii sözlerine de yer verilir. Bunlara bazen eser, bazen de hadis denir ve yanlış anlamaları önlemek için ayırt edici terimler kullanılır. 

Nakledilen söz bizzat Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme ait ise merfu, sahabiye ait ise mevkuf, tâbiiye ait ise maktu diye adlandırılır.

Rivayet zincirinin ilk halkasını sahabiler oluşturur. z bin civarında sahabi bulunmakla birlikte hadis rivayet eden sahabilerin sayısı mahduttur, sınırlıdır. Bunlar ekseriyetle hadis alanında ihtisas kazanmış olanlardır. 

Yalana asla tenezzül etmeyen, hak için candan ve canandan geçen bu halis müminler, hadisleri ezberlediler, yazdılar, yaşadılar, kalıcı kılmak için ellerinden geleni yaptılar.

Sonra bu hadisleri tâbiun, yani sahabilere talebelik eden muttaki müminler aldılar. Resulü Ekrem Efendimizin manevi mirasına var güçleriyle sahip çıktılar. Derlediler, düzenlediler, kaydettiler, bu mukaddes mirası kendilerinden sonra gelenlere aktardılar.