Bir Hayat ve Edep Rehberi

 

4.

Hadisler Hicri ikinci asırda tedvin edildi. Yani derlenip düzenlendi. Ulema bu hususta fevkalade bir hassasiyet gösterdiler. 

Hadis sahasında büyük âlimler yetişti. Bu zatlar en yüksek düzeyde muhakkik idiler. Bir sözün Peygamberimize ait olup olmadığını üslubuna bakarak dahi anlayabiliyorlardı. Hadislerin sahihlik derecelerini tayin edebilmek, belirlemek için de son derecede hassas mizanlar ihdas ettiler.

Hadis derleme safhalarında azami hassasiyet gösteren, meselenin manevi boyutunu düşünerek Allah korkusuyla titreyen bu seçkin zatlar, senedli, belgeli, her türlü kuşkudan arınmış eserler kaleme aldılar. 

Yüz binlerce hadis arasından seçerek muhteşem kitaplar hazırladılar. Müelliflerine atfen Buharî, Müslim, Ebu Dâvud, Tirmizî, Nesaî, İbni Mâce, Mâlik, Beyhakî, Darimî, Ahmed İbni Hanbel, Bezzar, Rezîn, Taberanî diye anılan eserler umumun kabulüne mazhar oldu.

Buharî, Müslim, Ebu Dâvud, Tirmizî, Nesaî, İbni Mâce isimli altı kitap Kütüb-ü Sitte namıyla ün kazandı. Buharî ve Müslim câmi, öbürleri sünen diye tavsif edildi. 

Câmi, içinde her konuyu barındıran hadis kitabıdır. Sünen ise, daha ziyade ahkâm hadislerini bir araya getirir.

Kimi insanlar, daha önce hiç hadis yokmuş da bu âlimler sıfırdan kitap yazmışlar gibi anlıyorlar. Hayır! Hadislerin yazılması Peygamber Efendimiz zamanında başlamıştı. Mesela ünlü hadis ravisi Abdullah İbni Amr radıyallahu anh işittiği hadisleri yazardı. Sahabilere talebelik eden Tabilerin hadis yazdıkları defterleri vardı. Bunlara sahife denirdi. Bir kısım hadisler de hafızadan hafızaya nakledilerek geliyordu. 

Başta Buharî olmak üzere büyük hadis allameleri gerek yazılı, gerekse sözlü nakilleri dikkatle incelediler, sıhhatine güvendikleri hadisleri, rivayet zincirini ve senedini de zikrederek kitaplarına aldılar. Buharî, meşhur kitabını altı yüz bin hadis arasından seçerek tedvin etmişti. Tekrarlar elenirse geriye üç bin küsur hadis kalır. Bu hadislerin ekserisi Müslim ve benzeri kitaplarda da mevcuttur. 



5.

Büyük hadis âlimine Muhaddis denir. En az yüz bin hadisi ezbere bilen muhaddise Hafız, üç yüz bin hadisi ezberleyene Hüccet, hem hadisleri hem de hadisle ilgili meseleleri gayet iyi bilene Hâkim adı verilir. 

Hadis âlimlerinin bir kısmı hadisleri tedvin ederken, bir kısmı da hadislerin sıhhatini tayine çalıştı. İkinci kısma girenler cerh ve ta'dil âlimleridir. 

Cerh, hadis rivayetine ehil olmadığı ve rivayetinin reddedilmesi gerektiği iddiasıyla raviden ve senedden söz etmektir. 

Ta'dil, cerhte yapılanın tersini yapmak, ravi ve sened hakkında olumlu kanaat beyan etmektir.

Bu âlimler, hadislerin metnini ve senetini dikkatle incelediler. Ravilerin emin, âdil, dürüst, ezber kabiliyetine sahip kişiler olup olmadıklarını araştırdılar. Zira bu özelliklere sahip olamayan kimselerden hadis alınmaz. Hadisin metni ayetlere ve açıkça bilinen gerçeklere aykırı olmamalıdır. 

Ve daha birçok ölçü, mizan, tartı vardır. Bunlar hadis usulü kitaplarında anlatılmıştır.


6.

Hadis kitaplarında muhtelif şahıslardan söz edilir. Sahabi, Tâbiî, Muhadramî, Ravi gibi. 

Sahabi, Müslüman olarak Peygamber Efendimizi gören ya da onun tarafından görülen ve mümin olarak ölen kimsedir. Çoğulu ashab ya da sahabedir. 

Tâbiî, Peygamber Efendimizin sahabilerinden birini gören mümin zata denir. 

Muhadramî, Efendimiz zamanında hayatta olup da onu görmeyen mümin kimsedir. 

Ravi, bir haberi rivayet eden, nakleden, ileten kimsedir. Istılah olarak, hadisi şeyhinden alıp başkasına rivayet eden kişi manasında kullanılır.

Bu alanda başka ıstılahlar da vardır. Şeyh, talib, ahz, eda, sika, adl, zabt gibi. Hadisi alınan şahsa Şeyh, hadisi şeyhinden alana Talib, hadis almaya Ahz, hadis rivayet etmeye Eda, hadis rivayetinde ehil kişiye Sika denir.

Sika olacak kimsede iki şartın bir araya gelmesi gerekir: Adl ve zabt. Adl, ravinin âdil, güvenilir, dürüst bir kimse olmasıdır. Zabt, rivayet eden şahısta ezber kabiliyetinin bulunmasıdır. 

Senedinde eksik bulunmayan, ravileri güvenilir olan illetsiz hadis sahih kabul edilir. 

İllet, hadisin metninde ve senedinde bozukluk olmasıdır.